Murat ŞANLI
murat.pasha@hotmail.com  
  Ana Sayfa
  Dünya Haritası
  İstatistik
  İmalat Mühendisliği
  Ekonomi
  Ziyaretçi Defteri
  İletişim
 
  Linkler :
  Osmangazi Üniversitesi
  Pertevniyal Lisesi
Ekonomi
BU SAYFA GENEL EKONOMİ DERSİ İÇİN HAZIRLANMIŞTIR! .
Bakan Güler: "Kömürü yeniden keşfedeceğiz"
www.cnnturk.com tarih 30.05.2008, 13:25 (UTC)
 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, petrol fiyatları ve doğalgaz fiyatlarının böyle gitmesi durumunda Türkiye gibi mağdur ülkelerin bazı kaynakları yeniden keşfetmek zorunda olacağını söyledi. Güler, ''Çok eski bir buluş olan kömürü yeniden keşfedeceğiz'' dedi.

Enerji Bakanı Hilmi Güler, dünyanın petrol ve doğalgaz üreticisi ülkelerin yeni projeler konusunda "dürüst" davranmadıklarını ve Türkiye gibi "mağdur ülkelerin nefis müdafaası" olarak alternatif enerji kaynaklarına yönelmesini zorunlu kıldığını söyledi.

Güler, enerji arenası toplantısındaki konuşmasında, "Yeni projelerde bir takım çelişkili gelişmelerle mücadele etmek zorundasınız. Bazı zamanlar birlikle, bazen bir devlet veya şirketle karşılaşıyorsunuz ve dürüstlüğü arıyorsunuz" dedi.

Güler, bununla ne kastettiğini söylemedi. Ancak Türkiye, maliyeti dün 7.9 milyar euro'ya revize edilen Nabucco doğalgaz boru hattı gibi bazı büyük projelerde Avrupalı oyuncuların yanı sıra Hazar ülkeleri ve ABD, Rusya ve İran ülkelerle de projeleri politik açıdan da mümkün hale getirmeye çalışıyor.

Güler, "Doğalgazda şeffaflık yok, oysa petrolde var. Doğalgazda evrensel doğrularla çelişen şeyler var. Büyük projelere başlıyorsunuz -BTC, Şahdeniz, Yunan bağlantısı vs.- ama yeni projelerde dürüstlük bulamıyorsunuz" dedi.

Petrol fiyatları ve doğalgaz fiyatlarının böyle gitmesi durumunda Türkiye gibi mağdur ülkelerin bazı kaynakları yeniden keşfetmek zorunda olacağını belirten Güler, "Çok eski bir buluş olan kömürü yeniden keşfedeceğiz. Dumansız kömürü başardık. Petrol ve doğalgaz sahipleri bunların alternatiflerinden mahrum olduğumuzu zannetmesinler. Rüzgar, jeotermal, güneş ve enerji verimliliği de birer kaynak. Bunları kullanacağız" dedi.

"Enerji açısından tarihin çok önemli bir dönemecindeyiz" diyen Güler, "Petrolün 138 dolar olup 200 doların beklendiği bir dönemde ve evrensel doğruların olmadığı bir dünyada başka buluşlar devreye girecektir" dedi.

Güler, Türkiye'nin 48 bin Megawatt kapasiteli rüzgar kaynaklarının yanı sıra jeotermal ve su ve güneş gibi kaynakları kullanarak doğalgaza alternatif kaynaklardan elektrik üreterek elektrik maliyetlerini düşürmeyi hedeflediğini söyledi ve "Bu noktada çok ciddi çalışmaları başlatarak petrol ve doğalgazda nefis müdafaası olarak bu çalışmaları oluşturacağız. Bu konuda çok kararlıyız" dedi.
 

Aselsan, TUSAŞ ile milyon dolarlık sözleşme imzaladı
www.cnnturk.com tarih 30.05.2008, 13:25 (UTC)
 Aselsan Elektronik, Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) ile 5.98 milyon dolarlık sözleşme imzaladı.

Aselsan'dan İMKB'ye yapılan açıklamada, şirketle TUSAŞ arasında, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın ihtiyacı 55 adet T-38 uçağının modernizasyonu projesi kapsamında MXF-484 hava platform telsizi ve aksesuarları satışı ile ilgili olarak 16 Mayıs 2008 tarihinde opsiyon cihazlar hariç olmak üzere, 5 milyon 984 bin dolar tutarında bir sözleşme imzalandığı kaydedildi.

Açıklamanın, TUSAŞ'ın, ana tedarikçi konumunda olan Savunma Sanayii Müsteşarlığı'ndan aldığı görüş çerçevesinde Aselsan'a dün ulaşan 26 Mayıs 2008 tarihli izine istinaden yapıldığı belirtildi.
 

MB uyardı: "İhtiyatı elden bırakmayın"
www.cnnturk.com tarih 30.05.2008, 13:23 (UTC)
 Merkez Bankası, önümüzdeki dönemde, finansal istikrar bakımından, tüm ekonomik birimlere, ''Kararlarınızda ihtiyatı elden bırakmayın'' çağrısı yaptı.

Merkez Bankası, küresel piyasalarda yaşanan dalgalanmanın devam etmekte olması, gıda, enerji ve emtia fiyatlarında yaşanan hızlı yükselişin enflasyonist riskleri artırması ve gelişmiş ekonomilerin karşı karşıya olduğu durgunluk tehdidinin, önümüzdeki dönemde finansal istikrar açısından tüm ekonomik birimlerin, kararlarında ihtiyatı elden bırakmamasını gerektirdiğine işaret ettiğini bildirdi.

Merkez Bankası tarafından yılda iki kez hazırlanan "Finansal İstikrar Raporu" yayımlandı.

Rapora göre, küresel dalgalanmanın Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri hali hazırda sınırlı kalmakla birlikte, dış finansmana bağımlı olan Türkiye'nin, uluslararası risk iştahındaki olumsuz gelişmelerden etkilenmesi söz konusu olabileceğinden, dış kaynak temininin istikrarlı bir biçimde sürdürülebilmesi, risk primi artışlarının önlenmesi ve kırılganlıkların azaltılması için mali ve parasal disiplinin korunması kritik önem taşıyor.

Tüm ekonomik birimlerin risk farkındalıklarını artırmaları ve gerekli önlemleri almaları, risklerin sınırlandırılması ve mali piyasaların sağlıklı bir şekilde işlemesi açısından büyük önem arz ediyor.

Türkiye'nin gayri safi yurtiçi hasılasındaki (GSYH) büyümenin, özellikle yılın son çeyreğinde küresel belirsizliklerdeki artışa bağlı olarak 2007 yılını yüzde 5'lik beklentinin altında, yüzde 4,5 düzeyinde tamamladığına işaret edilen raporda, diğer taraftan, özellikle enerji fiyatlarındaki yüksek artışların etkisiyle cari işlemler açığının artmaya devam ettiği ve cari açığın 2007 yılında da büyük ölçüde, uzun vadeli sermaye girişleriyle finanse edildiği kaydedildi.

Raporda, "Ancak, uluslararası piyasalardaki dalgalanmanın etkisi henüz belirsiz
olduğundan, bu alandaki riskler önemini koruyor" denildi.

Kamu borç stoğundaki azalma

Merkez Bankası raporuna göre, 2007 yılında faiz dışı harcamaların vergi gelirlerinden daha fazla artmasına bağlı olarak konsolide kamu sektörü faiz dışı fazlası, hedefin altında kaldı.

Buna karşılık, özelleştirme gelirlerinde görülen olumlu performans ile faiz giderlerinin öngörülenin altında gerçekleşmesi sonucunda merkezi yönetim
bütçe hedefi tutturuldu.

Kamu borç stokunun GSYH'ye oranı azalmaya devam ediyor. Ayrıca, Hazine'nin uygulamakta olduğu borçlanma stratejisi sayesinde faiz oranları ile döviz kurlarındaki dalgalanmalara duyarlı borç stoku payı düşmeye devam etti.

Hanehalkının finansal hizmetlere erişimindeki artışı gösteren finansal yükümlülüklerinin GSYH'ye oranı artmakla beraber, bu oran halen AB ülkeleri ortalamalarının çok altında.

Hanehalkı finansal yükümlülüklerinin büyük kısmı sabit faizli olduğundan faiz riski taşımıyor. Bununla birlikte, toplam tüketici kredileri içindeki payı sınırlı da olsa dövize endeksli tüketici kredilerinin artış göstermesi hanehalkının kur riskini artırıyor.

Döviz cinsinden borçlanma

Döviz geliri elde etmeyenlerin döviz cinsinden borçlanmaması gerektiği konusu önemini koruyor. Hanehalkı yükümlülükleri içinde payı azalmakla birlikte faize tabi kredi kartı bakiyeleri artmakta.

Kredi kartı kullanımı

Hanehalkının, kredi ihtiyacını diğer tüketici kredilerine göre faizi daha yüksek olan kredi kartlarıyla karşılaması, borç geri ödeme kapasitesini olumsuz etkileyecek. Bu nedenle, kredi kartlarının bir ödeme aracı olarak kullanılması ve kredi ihtiyaçları için tüketici kredilerinin tercih edilmesi, hane halkının menfaatine olacak.

İmalat sanayi

Firmaların 2007 yılında karlılık oranlarındaki artış eğilimi devam etti. Brüt satışlardaki sınırlı artışa rağmen karlılığın artışında finansman giderlerinin düşmesi etkili oldu.

Özellikle imalat sanayi sektöründe finansman giderlerinin aktiflere oranının azalması ve faiz karşılama oranının artması, bankacılık sektörü açısından firmaların borç geri ödeme kapasitesinin yüksek olduğuna işaret etmekte.

Yurtdışından kredi kullanımındaki artışa bağlı olarak reel sektörün pozisyon açıkları artmaya devam etmekte. Döviz geliri olmayan firmaların döviz cinsinden borçlanmaması veya türev ürünleri kullanarak risklerini yönetmeleri önem taşıyor.

Pozisyon açığı yüksek olan ancak döviz geliri olmayan firmalara kredi kullandırırken bankaların ihtiyatlı davranması riskleri azaltacak.

Bankacılık sektörü

2007 yılında bankacılık sektörü büyümesini sürdürdü, sektördeki yabancı payı arttı. Bankaların aracılık fonksiyonlarının gelişimini ve sektörün derinliğini gösteren mevduat ve kredilerin GSYH'ye oranı ile kredilerin mevduata oranı artmaya devam ediyor.

Kredilerin bankacılık sektörü aktifleri içerisindeki payı artışını sürdürdü. Ancak, önümüzdeki dönemde kredi hacminin gelişimi uluslararası piyasalardaki gelişmelere ve dolayısıyla bankaların likidite tercihlerine bağlı olacak.

Diğer yandan, temel olarak kredilerdeki artışın daha fazla olmasından kaynaklansa da tahsili gecikmiş alacak (TGA) dönüşüm oranındaki düşüş eğilimi devam etmekle birlikte, tüketici kredilerinin TGA dönüşüm oranında artış görülüyor.

Bankacılık sektörünün açık pozisyon taşımama eğilimi devam ediyor. Türk parası cinsinden kredilerin bir kısmının yabancı para kaynaklarla fonlanması nedeniyle oluşan bilanço içi açık pozisyon, bilanço dışında türev ürünlerle dengelenmekte.

Likidite riski

Küresel dalgalanmanın devam etmesi nedeniyle likidite riski önemini koruyor. Türk bankacılık sektörünün toptan fonlama kaynaklarına bağımlılığı görece düşük ve likidite yeterlilik oranları yasal oranların oldukça üzerinde olmakla birlikte, küresel piyasalara daha fazla entegre olan sektörün likidite yönetiminde daha ihtiyatlı davranması gerekiyor.

Yaşanan küresel dalgalanma nedeniyle dünyanın önde gelen bankalarının yüksek zararlar açıklamasına karşın 2007 yılında Türk bankacılık sektörünün karlılık performansı olumlu gelişme gösterdi ve sektörün gerek aktif, gerekse özkaynak karlılığı arttı.

2008 yılı Mart ayında ise karlılık performansında bir miktar düşüş gözleniyor. Sektörün sermaye yeterliliği rasyosu, artan kredi hacmi ve Basel II'ye yakınsama süreci çerçevesinde yapılan düzenlemelere bağlı olarak azalan bir eğilim izlemekle birlikte, 2007 yılında yasal sınır olan yüzde 8'in ve hedef rasyo olan yüzde 12'nin belirgin biçimde üzerinde gerçekleşti.

Senaryo analizleri sonuçlarına göre sektörün mevcut sermaye yapısının çeşitli şok varsayımları altında oluşabilecek kayıpları karşılayacak düzeyde olduğu görüldü.

Dış finansman ihtiyacı

Merkez Bankası, cari işlemler açığı nedeniyle oluşan dış finansman ihtiyacının, Mart ayı itibariyle 40,4 milyar dolara ulaştığını, buna karşılık son 12 aylık dönemde Türkiye'ye 42 milyar dolar düzeyinde net sermaye girişinin gerçekleştiğini bildirdi.

Raporda, bu tutarın yüzde 37,6'sının borç yaratmayan sermaye kalemi olarak nitelendirilen doğrudan yatırım kaynaklı olmasının, cari açığın finansman kalitesi ve sürdürülebilirliği açısından önemli olduğu belirtildi.

Rapora göre, diğer taraftan, küresel finans piyasalarında yaşanan sıkıntılar nedeniyle özellikle geçen yılın Ağustos ve Kasım aylarındaki güçlü çıkışların etkisiyle portföy yatırımlarının toplam finansman içindeki payı 2007 yılı sonu itibariyle sıfıra yaklaştı, 2008 yılı Mart ayı itibariyle ise negatif değerler aldı.

Aynı dönemde bankalar ile özel kesimin yurtdışından kullandığı uzun vadeli kredileri içeren "diğer yatırımlar" kaleminin toplam finansman içindeki payı ise arttı.

Raporun doğrudan yatırımlar ve kar transferleri bölümünde de, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının dünyadaki genel eğilime paralel olarak Türkiye'de de son yıllarda ciddi artış sergilediği belirtildi.

Buna göre, 2000 yılında sadece 112 milyon dolar net doğrudan yabancı sermaye yatırımı alan Türkiye, 2007 yılında yaklaşık 20 milyar dolar doğrudan yabancı yatırımı çekti.

Doğrudan yabancı yatırımların artmasıyla birlikte, yurtdışına ne kadar kar transferi yapıldığı konusu da önem kazandı. 1990-2000 yılları arasındaki dönemde yıllık ortalama 180 milyon dolar olan net doğrudan yatırım gideri (kar transferi) 2000 ve 2001 yıllarında, yaşanan krizlerin de etkisiyle, düşük miktarda net gelire dönüştü ve 2002 yılından itibaren doğrudan yatırım girişlerinin tekrar hızlanmasıyla birlikte artışa geçti.

Banka satın alan yabancı gruplar

2006 yılında 1,1 milyar dolar olan yıllık kar transferi tutarı 2007 yılında 1,9 milyar dolara ulaştı.

Yıllık kar transferlerinin ülkede bulunan toplam yabancı sermaye stokuna oranı incelendiğinde, Türkiye'den yurtdışına yapılan kar transferlerinin son yıllarda önemli miktarda doğrudan yabancı yatırım alan diğer bazı gelişmekte olan ülkelere göre oldukça düşük miktarlarda olduğu görüldü.

Son yıllardaki doğrudan yatırım girişlerinin büyük kısmını oluşturan hizmetler kesiminin en önemli kalemi olan bankacılık sektöründeki satın almalar incelendiğinde, Türk bankalarını satın alan yabancı grupların genellikle elde ettikleri karları yurtdışına transfer etmekten ziyade özkaynak artışına giderek ülke içerisindeki faaliyetlerinde kullandıkları görüldü.

Türk bankacılık sektörüne yatırım yapan yabancıların uyguladıkları bu strateji, Türkiye'de finansal hizmetler sektöründe rekabetin artmasına, firmaların ve tüketicilerin daha çok ve uygun şartlarda kredi imkanına kavuşmasına ve dolayısıyla sektörün gelişip derinleşmesine katkıda bulundu.

Doğrudan yabancı yatırımların arttığı bir ülkede, bu yatırımlardan kaynaklanan kar transferlerinin de artması doğal. Türkiye'den bugüne kadar yapılan kar transferlerinin sınırlı kaldığı görüldü.

Yılmaz: "Yapısal reformlar önem arz ediyor"

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, yapısal reformların hızla hayata geçirilmesi ve etkin risk yönetiminin tavizsiz uygulanmasının, önümüzdeki dönemde de ekonominin küresel çalkantıların olumsuz etkilerinden korunması açısından önem arz ettiğini bildirdi.
 

Zorlu, 2008'de 12 petrol kuyusu daha açacak
www.cnnturk.com tarih 28.05.2008, 12:43 (UTC)
 Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde Petrogas ve Amity Oil şirketleri adına 27 adet doğalgaz ve petrol arama ruhsatı bulunan Zorlu Holding, 2008 yılı içinde 12 petrol arama ve geliştirme kuyusu daha açmayı planlıyor.

Zorlu Potrogas Proje ve Yatırımlar Direktörü Şahin Göndiken, 2006 yılı sonu itibarıyla dünyada kalan ham petrol rezervinin toplam 1.2 trilyon varil, kalan doğalgaz rezervinin de 181 trilyon metreküp olduğunu söyledi.

Göndiken, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) 2007 yılı sonu itibarıyla yayınladığı raporda, 2005 yılı sonunda 1 trilyon 200 milyar varil olan dünya petrol rezervlerinin, 2006 yılı sonunda 1 trilyon 210 milyar varil, 2007 yılı sonunda 1 trilyon 208 milyar varil olarak gösterildiğini anımsattı.

Göndiken, petrol fiyatlarının artışına paralel olarak "üretilebilir petrol ve yerinde petrol" oranlarının, gelişen yeni teknolojilere paralel olarak artmasının söz konusu olabileceğini bildirdi.

Türkiye'nin durumu

Göndiken, Türkiye'nin petrol ve doğalgaz rezervlerinin yetersizliği nedeniyle yurtdışına bağımlı bir konumda olduğunu söyledi.

Türkiye'nin petrol tüketiminin yüzde 10'unu, doğalgaz tüketiminin de ancak yüzde 5'ini yerli kaynaklardan karşılanabildiğine dikkati çeken Göndiken, buna karşılık olarak hidrolik, jeotermal, güneş ve rüzgar enerjileri bakımından büyük bir potansiyele sahip olduğuna işaret etti.

Göndiken, Zorlu Enerji Grubu olarak petrol ve doğalgazın yanı sıra, alternatif enerji kaynakları olan hidrolik enerji, jeotermal enerji ve rüzgar enerjisi ile ilgili yatırımların devam ettiğini belirtti.

Göndiken, "Ülkemizin enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla yaptığımız uzun vadeli yatırımlar ve milli kaynakları değerlendirme projeleri tüm hızıyla devam ediyor. Bugün için Zorlu Enerji Grubu'nun enerji üretimi için sahip olduğu kurulu gücü 420 MW dolayındadır. Zorlu Enerji'nin beş yıllık enerji yatırım planı içerisinde ulaşmayı hedeflediği miktar da 4 bin MW olarak belirlenmiştir" dedi.

Türkiye petrolünün kalitesi

Göndiken, Türkiye'nin sahip olduğu jeolojik yapı ve petrol ihtiva edebilecek olan kayaların, yer hareketleri sonucunda büyük çapta açığa çıkarak aşındığını söyledi.

Bu nedenle geçmişte oluşmuş petrol rezervlerinin tahrip olduğunu belirten Göndiken, dolayısıyla Türkiye'nin petrol rezervi açısından bir Ortadoğu ülkesi gibi çok ümitli konuma sahip olmadığını, ancak aramaların devam ettirilmesi sonucunda yerli petrol üretiminin artırılmasının imkanının bulunduğunu kaydetti.

Göndiken, Türkiye'de üretilen petrolün kalitesinin genel olarak orta değerde (20-25 0API gravite) olduğunu ifade etti.

Zorlu'nun petrol arama çalışmaları

Göndiken, Türkiye'de 1860 yılından başlayan petrol arama çalışmalarının ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu ve Trakya'da yoğunlaştığını, TPAO dışında 42 adet yerli ve yabancı özel şirketin de arama ve üretim faaliyetlerinde bulunduğunu söyledi.

Zorlu'nun 2000 yılından bu yana petrol ve gaz arama, sondaj ve üretim faaliyetlerini Zorlu Petrogas ve Amity Oil adındaki iki ayrı şirket bünyesinde sürdürdüğünü bildiren Göndiken, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde Petrogas ve Amity Oil adına alınan 27 adet doğalgaz ve petrol arama ruhsatlarının bulunduğunu ifade etti.

Göndiken, Trakya'da 13, Diyarbakır'da 2, Gaziantep'te 2, Siirt'te 1, Denizli'de 5, Adana'da 1 ve Konya'da 3 adet ciddi boyutlarda petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri ve bu faaliyetlere bağlı olarak önemli yatırımların yapıldığını belirtti.

Göndiken, yurtdışından gelen proje tekliflerini de değerlendirdiklerini belirterek, bu yönde çalışmalarını sürdürdüklerini bildirdi.

Dünya genelinde enerji ihtiyacının giderek artması ve buna bağlı olarak petrol ve doğalgaz fiyatlarının astronomik rakamlarda seyretmesinin bu sektörü ilgi odağı haline getirdiğini ifade eden Göndiken, bu trendin uzun yıllar devam edeceğini, sektörde faaliyet gösterecek şirketlerin başarılı olması durumunda önemli bir kazanç imkanının bulunduğunu kaydetti.
 

Motorin fiyatlarına zam geldi
www.cnnturk.com tarih 28.05.2008, 12:42 (UTC)
 Motorine, 9 ile 13 YKr arasında değişen oranlarda zam yapıldı. Yeni fiyatlar, bugünden itibaren geçerli olacak.

Ankara'da motorinin litre fiyatını BP 3.11 YTL'den 3.24 YTL'ye, Opet 3.09 YTL'den 3.19 YTL'ye, Shell-Turcas 3.10 YTL'den 3.21 YTL'ye, Petrol Ofisi de 3.11 YTL'den 3.21 YTL'ye yükseltti.

İstanbul'un Anadolu ve Avrupa yakasında ise motorinin litre fiyatı Shell'de 3.07 YTL'den 3.18 YTL'ye, Petrol Ofisi'nde 3.11 YTL'den 3.21 YTL'ye çıkarılırken, İzmir'de motorinin litre fiyatı Opet'de 3.06 YTL'den 3.15 YTL'ye, Sheel-Turcas'da 3.06 YTL'den 3.17 YTL'ye, Petrol Ofisi'nde ise 3.10 YTL'den 3.20 YTL'ye çıkarıldı.
 

Hazine, DB'den 600 milyon dolar kredi sağladı
www.cnnturk.com tarih 28.05.2008, 12:41 (UTC)
 Hazine, Dünya Bankası kaynaklarından, Türkiye İhracat Kredi Bankası (Türk Eximbank) ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) tarafından uygulanacak olan 4'üncü İhracat Finansmanı Aracılık Projesi için 600 milyon dolar tutarında bir kredi sağladı.

Hazine Müsteşarlığı'ndan yapılan açıklamada, Hazine'nin garantörlüğünde sağlanan kredi anlaşmasının bugün imzalandığını belirtildi.

Açıklamaya göre, söz konusu proje, 22 Mayıs'ta Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu tarafından onaylanırken, kredi ve garanti anlaşmaları bugün imzalandı.

Proje kapsamında Türk Eximbank'a sağlanan kredi 5.5 yılı geri ödemesiz dönem olmak üzere toplam 30 yıl, TSKB'ye sağlanan kredi ise 7 yılı geri ödemesiz dönem olmak üzere toplam 28.5 yıl vadeli olarak belirlendi.

Dördüncü İhracat Finansmanı Aracılık Proje Kredisi (EFIL IV) ile ihracata yönelik olarak özel sektör firmalarının yatırım ve işletme sermayesi ihtiyaçları karşılanacak.

Bu çerçevede, Türk Eximbank, gemi ve makine yapımı sektörlerine yönelik olarak doğrudan ihracatçılara, TSKB ise aracı bankalar ve finansal kiralama şirketleri aracılığıyla ihracata yönelik olarak turizm ve yurtdışı müteahhitlik hizmetleri de dahil olmak üzere tüm sektörlerdeki ihracatçı firmalara destek sağlayacak.
 

<-Geri

 1  2  3  4  5  6 Devam -> 
 
Mechanical Engineering  
 


 
Tarihte Bügün  
 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol